Öykü

Mahbub

  • 2 dk okuma süresi
  • -
  • 3
Mahbub

Siyah bir lale gördüm düşümde. Hasta ve yorgun bedenini bir güle yaslamış uyuyordu. Yaprağında çiğ, gönlünde yas vardı. Ağlıyordu. Gül ise dallarını sıvazlıyor, en içli cümlelerini söylüyordu. Duymuyordu lale. Etrafında sağır eden bir sessizlik vardı. Ne tarafa çevirse zarif boynunu boşluk görüyordu. Koskoca dünya dört duvar olmuştu sanki. Birden bir kafesin içine buldu kendini. Altın bir kafes. ”Durun! Bir yalnızlık yapıyorsunuz.” diye haykırdı önce. Karşılık verecek kimse yoktu etrafında. Gövdesi üzerine çöktü. Altın kafes, demir parmaklıklara döndü. Ve siyah lale çürüdü.

Uyandığımda gözümde yaş vardı. Rüyamda ağlarken gerçekte de ağladığım nadir olurdu. Kalkıp annemin odasına gittim. Keskin ilaç kokusu yüzüme tokat gibi çarptı. Annem uyuyordu. Doktorun tek başına bir odada kalman gerekiyor demesinin üzerinden iki gün geçmişti henüz ama annemin çiçekleri için neredeyse iki sene. Hepsi solgun ve mutsuzdu. Orkide sırtını dönmüş kimseyle konuşmuyordu. ”Karnını doyurmamız lazım ama…” dedim. Omzunu silkti. Salondaki Kılıç Çiçeği’nin yanına gittim. Parmaklarımı kesmiyordu. Yüzüme bile bakmıyordu. ”Küpeli sen de mi cevap vermeyeceksin bana?” dedim. Boynuma sarılıp ağlamaya başladı. O öyle ağlayınca ben de tutamadım kendimi. Dakikalarca gözyaşıyla suladım onu. ”Yapma!” diye bağırdı Sümbül odanın ortasından. ”Zarar vereceksin görmüyor musun?” Haklıydı. Bugüne kadar soldurmadığım tek çiçek kaktüstü. Şimdi anlıyordum evdeki çiçeklerin annemi neden bu kadar özlediklerini. Annem hepsinin dilini biliyordu. Hepsiyle teker teker konuşuyor, şefkatini hiçbirinden esirgemiyordu. Önceden kıskanırdım bu durumu. O kadar tatlı sözler söylerdi ki çiçeklerine… Anlamazdım neden onlarla konuşma gereği duyduğunu. Şimdi anlıyorum.

Annem, isminin bir çiçek adı olduğunu söylerdi bazen. Lale Devri’nde yetiştirilen ender bulunan bir lalenin adı; Mahbub. Nam-ı diğer lale-i duhteri. Çiçeklerle bu kadar iyi anlaşmasının sebebi yüreğinin de adı gibi ‘Mahbub’ olmasından kaynaklıydı sanırım. Bir çiçeğin dilinden elbet de başka bir çiçek anlardı. Benim ne yüreğim çiçek ne de dilim annem kadar tatlı. Annemin yüreği iki kanatlı. Kuşlara bile yeter sevgisi. Sahi balkondaki kuşlar? Onlar da yoklar. Nasıl olsunlar ki! Buğday kapları boş. Hemen bir avuç buğday koydum kabı alıp. Biraz da merhamet. Ama annemin yüreğinden çaldım. Benimkini beğenmezler. Benimki ısıtmaz bu ayazda minicik kuş yüreklerini. Üşüştüler hepsi başına. Boncuk gözlerini çevirip bana baktılar camdan. Gülümsedim. Annemin gözlerini gördüm serçede. Gülümsedi. Esmer bir gamze belirdi gagasında. Ve gün ağarmaya başladı.

Etiketler
Anne Mahbub Lale

Yazar Hakkında

Yorumlar

  • 3 Yorum
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş yap