Din

İslam'da Kadın 2

  • 5 dk okuma süresi
  • -
  • 0
İslam'da Kadın 2

Geçen yazımızda diğer din ve medeniyetlerde kadına verilen değeri(!) acizane anlatmaya çalışmış, kadının İslam’daki konumunu Nebevi lisanla ifade etme gayreti içinde olmuştuk. Meselenin ehemmiyete haiz olması, bizi bu mesele üzerine konuşturduğu ve dertlendirdiği için aynı konu ile devam edeceğiz. Kadın; var olduğu günden beri her zaman gündem olmuş, hakkında çeşitli konuşmalar yapılmış, hak ve hukuk meselesi tartışmaya açılmış ve hakkında çeşitli rahatsız edici kanaat ve söylemler olmuştur. Kula, kulun kendisinden daha çok değer veren İslam bu meseleye sessiz kalmamış; kadının hakkını müdafaa noktasında emirler vermiş, nehiyler koymuş, hak ve hukukları nelerdir en ince ayrıntısına kadar beyan etmiştir. Hiç bir sistemde olmadığı kadar ince ve nazik bir yol tutulmasını emreden İslam, bu noktada haddini aşanın, hasmının (mazaallah) Rasulullah olacağını açıkça beyan etmiştir ki, hasmı Rasulullah olanın harcı ateşten başka bişey değildir! Peki islam neden bu meseleye bu kadar önem veriyor sorusu akla gelebilir. Bu sorunun cevabı açıktır.

Geleceğin, parlak olması, umutlu yarınlara ulaşmak ancak bu eğitimi verebilecek anneler ve bu desteği verebilecek eşler ile mümkündür. Hani yanlış söylenen bir söz vardır ya “Her başarılı erkeğin arkasında kadın vardır” diye. Kesinlikle hayır. Sadece başarı kendisine bağlanamaz. Bu hususi ifadeyi umumileştirmek gerekmektedir. Şöyle ki : “Her erkeğin arkasında kadın vardır” denilmelidir. Zira nasıl ki başarı ve aydın gelecek onların desteği ile oluyorsa, tam tersi olan hüsran ve başarısızlığın sebebi de onların cehaletleridir. Eğer kadın topluma yön verebilecek güçte olduğunun farkında ise, mobilyadan, dünyevilikten, basit hayal ve ideallerden yüz çevirir ve kendisini geliştirerek doğacak olan neslini İslam üzere terbiye etme gayreti içinde olur. Bunu annelerin hepsi yapsa, doğan yeni nesil, İslam terbiyesi ile büyür ve en büyük idealleri İslam’ı hakim kılmak olur. Hal böyle olunca da üç kıta yedi denize “Şeriat” ile hükmeden evlatların, analarının başarısına ulaşılır ve kadınlarımız, analarımız, o kimselerin analarının sevincine ortak olurlar. O saadetten bir nebze olsun pay alırlar. Çünkü bir toplumun geleceği nasıl ki gençlerinin hayallerinde gizli ise, o gençlerin hayalleri de annelerinden aldığı eğitimde gizlidir. İşte bu paha biçilmez olayın tahakkukunun kilit noktaları kadın olduğu için, İslam onlara ayrı bir değer verir. Bu mesele üzerinde sık sık konuşarak, bu değerin bilinmesi ve unutulmamasını ister. Ancak İslam’ın zaferinden gocunacak olanlar bu olayı bildikleri için, bu şekilde cereyan etmemesi adına ellerinden gelen ifsad faaliyetlerini yaparlar ve kadının ahlakını bozmaya çalışarak toplumu ifsad ederler. Bu uğurda güzellik yarışmaları, makyaj malzemeleri çeşitliliği ve kadına ulaşmanın kolaylığı, toplumda sürekli bedeni ve güzelliği ile göz önünde olan genç kızlar; bunlarca teşvik ettirici yazı, haber, video, dizi, film, subliminal mesajlar vb. gibi aktiviteleri sosyal plana bir şekilde zerkederler. Kadını yavaş yavaş içten çökertip, toplumu istedikleri kıvama getirmek isterler. Hatta “kadına özgürlük” sloganları ile kadın hakları savunuculuğu yapıyormuş gibi bir izlenim verip, yaptıklarının ve yapacaklarının sanki onların iyiliği içinmiş gibi algılanmasına zemin hazırlarlar. Halbuki bu slogan altında “kadına ulaşmanın özgürlüğünü” talep etmektedirler ki, gelecek İslam’ın olmasın. Ancak “İslamın gelecek nurunun, ağızları ile söndürülemeyecek kadar parlak olduğu ve istemeseler de, velev ki bir fasığın eli ile olsa da Allah’ın bu nuru tamamlayacağını” hesaba katmıyorlar. Allah bu nuru tamamlayacaktır. Etrafına saadet rayihaları saçan saliha kadınları terbiye ettiği, mücahidlerin eli ile tamamlayacaktır hem de.

Doğduğu zaman babasına cehennem kapısını kapatan kadındır ki, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur : “Her kim kız çocuklarından herhangi bir şeye (bakıma, terbiyeye) velayet eder ve onlara iyilik edip güzel muamelede bulunursa, o kız çocukları kendisi için cehennem ateşinden koruyan bir perde olurlar.” (Buhârî, Zekât, 10, Edep, 18; Müslim, Birr, 147)

“Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.” (Buhârî, Zekât 10, Edeb 18; Müslim, Birr 147. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 13) Ayrıca Rasulullah’a (s.a.v.) komşu olacağını Efendimiz müjdelemiştir yine:

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi.” (Müslim, Birr 149. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 13)  Babasına cehennem kapılarını kapatan kadın aynı zamanda eşinin imanının yarısını ikmal etmek sureti ile ondan bu noksaniyeti giderir. Efendimiz (s.a.v.) buyururlar ki : “Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın.’’ (Heysemi, Mecme’u’z Zevaid, No: 7310; Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239) Bir başka hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmaktadırlar: “Allah kime dindar bir kadınla evlenmeyi nasip ederse, ona bu şekilde dininin yarısında yardım etmiş olur. Geriye kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten sakınsın.” (Suyuti, Camius Sağir, 2/932, No: 8730)

Kadının konumunun İslam’daki ulaşılmazlığı açıkça görülüyor değil mi? Babasına cehennem kapısını kapatan “kadın”, eşinin imanının yarısını ikmal eden “kadın”, cennet ayağının altına serilmiş olan “kadın”. İşte İslam’da kadın bu kadar değerlidir, bu kadar kıymetlidir, bu kadar erişilmezdir. Bedeni ziynet olarak yaratılmıştır ki, Allah nur süresi 31. Ayette: “(Ey Rasûlüm!) Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini (ziynetlerin takıldığı boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulaklar gibi yerlerini) göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, el ve ayaklar) müstesnadır.” buyurarak bunu açıkça belirtmiştir. Yani bütün vücudunu gizlemesi gereken kadının, bütün vücudunu Allah ziynet olarak tavsif ederek kadını onurlandırmış ve korunması gereken bir hazine kıymetinde olduğunu lisan-ı Rasul ile bizlere bildirmiştir. Zaten bu yüzden kız çocuklarına “Zeynep”  yani babasının ziyneti, süsü denmiştir. Kuran’da verilen bu değerden ötürü, Rasulullah’ın verdiği eşsiz değerden ötürü…

Bütün bunlara rağmen hala İslam’da kadınlara değer verilmediğini söyleyenler, bu söylemleri ile açıkça zihniyetlerindeki art niyetlerini açık etmişlerdir. Özetleyecek olursak; İslam’da kadın, korunması gereken, bizzat Allah tarafından emanet olarak verilen, incitilmemesi gereken, babasına cehennemi kapatan, eşinin imanını ikmal eden, Cennet’i ayağının altına alacak makama yükseltilen, bedeni korunması gereken bir ziynet olarak tavsif edilen, kendisine ikram edenin mükerrem olduğu, ihsan edenin mükemmel olduğu, bir statüdedir ve bunu böyle takdir eden Allah (azze ve celle)’dir. Rabbim bizlere bu kıymeti idrak edebilmeyi, kıymetini bilebilmeyi, emaneti muhafaza edebilmeyi ve ikram vesilesi ile, mükerrem ihsan vesilesi ile mükemmel olabilmeyi nasip eylesin inşaallah. Kadınlarımıza bu onur ile onurlanmayı, bu hayaller ile nesil yetiştirmeyi, Ashab-ı Kiram’ın müstesna annelerinin ahlakı ile ahlaklanmayı ve yollarının yolcusu olmayı nasip eylesin inşaallah.

Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Zafer yakındır, istikbal İslam’ındır!

Etiketler
İslam Emanet Dergi Kadın efendi efendidergi şeriat

Yazar Hakkında

Yorumlar

  • 0 Yorum
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş yap