Düşler Perisi

‘’En özel hediyem ne biliyor musun? Seni Sevmek. Karşılık beklemeden!’’

Labirentin içinde sana kavuşmak için yol alıyorum.

Evvela kokunu takip ediyorum.

Dokunduğun duvarları yokluyorum.

Düşlerdesin, biliyorum.

Seni düşleyerek yolumu bulabiliyorum.

Ararken bir peri görünüyor, gökyüzünden.

Gözleri ceylanın gözleri sanki!

Aklını ver diyor, aradığın seni bulur.

Kalbimi ona vermiştim.

Aklın seni kalbine götürür diyor.

Hayallere inanılmaz geldiğim yerde.

Düşler köşkünde bekliyorsun, biliyorum.

Ucu bucağı görünmeyen lale bahçesi var,

Ortasında güneş gibi parıldıyorsun.

Perilerin en kıdemlisi!

Gözüm kör geçiyorum.

Kaktüs kaplamış kırlardan, kavrum kavrum kaynayan ırmaklardan.

Tek dişi kalmış ejderhanın pençesinden,

Çift başlı iki ayaklı yılanlardan,

Sana kavuşmanın umuduyla.

Korkmadan, usanmadan.

Tüm acılardan, korkulardan, olumsuzluklardan,

Sana kaçıyorum.

Beraber tüm acıları yok etmek için,

Kendimi feda ediyorum.

Kavuşunca biz, tüm acılar yok olacak, biliyorum.

İlahi şifa veren sevda bizimkisi.

Tüm evrene şifa dağıtacak, görüyorum.

Güneş sevdamızı selamlıyor, Periliçem.

Ellerimizde hâlâ lale kokusu,

Yorgun, nasır tutmuş bedenler,

Beyazlatacakmış gibi oturuyoruz, girdiğimiz her yürekte.

Tam gülerken, ağlayan bir peri giriyor içeriye.

Olumsuzlukları yok etme zamanı bu günler.

Sarfedilen büyük yeminler,

Uçtu, uçuyor hayaller.

Kaçan hayaller bir daha geri döner mi?

Herkesin bir ilham perisi olmalı.

Seviyorum canısı hemde çok

Şimdilik dikenlerden kurtulmaya çalışıyorum.

Senin yapraklarını okşamak yerine.

Dikenli çalıların arasından koşarak geliyorum.

Lale bahçesinde yalın ayak yürümek isteğiyle.

Kanatlarımla çırpınıyorum.

Senin olduğun gökkuşağına varmak niyetiyle.

Her sevda yüz yüze yaşanmıyormuş, biliyorum.

Mesafelerde harcıyorum sevda yüklü baharı.

Hayatı kaçırmayın, bir nefis uğruna.

Kurak toprağa serpmeyin, sevda tohumlarını.

Kimseden esirgemeyin ‘’Seni Seviyorum’’ naralarını.